Odaklanma Sorunu ve Dopamin Meselesi
Kitaplıkta duran kitaplar, yapılacak görevler, öğrenilecek eğitimler bir heves ile başlanıp sonunu getirememe problemi yani çağımızın problemlerinden biri olan odaklanma sorununu ele alacağım. Kahveniz hazırsa ilk "Pazar Sabahı Kahvesi" ile bu sorunu 5 modülde anlatıp dopamin ile olan ilişkisinden bahsedeceğim.

1. Modül: Odaklanma ve Dopamin Kavramlarını Yakından Tanıyalım
Odaklanma, bir işle uğraşırken herhangi bir uyarandan etkilenmeden, belirli bir süre içerisinde dikkatin o göreve, işe verme durumu olarak açıklayabilirim.
Dopamin, beyinde bulunan ve nörotransmitter olarak görev alan kimyasal bir bileşendir. Sinir hücreleri arasında iletişimi sağlayarak motivasyon-ödül-öğrenme gibi birçok fonksiyona sahip olan bir moleküldür. Farkındayım biraz bilimsel oldu dopamin diyince aklımıza mutluluk-ödül hormonu olarak gelse şu an için bize yeterlidir.
2. Modül: Odak Süremize Ne Oldu
Pandeminin ortaya çıkışı, kısa videoların artışı, sürekli değişen gündem ve geride kalma hissi gibi birçok uyaran ile karşılaşmamızdan dolayı sürekli internet ve sosyal medya kanallarına bağlı kalıp odak süremizin dengesini bozmak zorunda kalıyoruz.Eskisi kadar disiplinli olamama, bir tembellik ruh haline kapılmamızın nedeni ödül-motivasyon sistemimizin yani dopamin dengemizin bozulmasıdır. Tüm mesele ise bu tip uyaranlara karşı direnç göstermektir.
3. Modül: Dopamin Detoksu ve Sürdürülebilirlik
Hazır gıdaları, şekerli yiyecekleri, sosyal-medya kanallarını, dizileri, şarkıları, bilgisayar oyunlarını vb. eğlenceli aktiviteleri ve besinleri seviyorsunuz çünkü size dopamin veriyor. Öncelikle dopamini iyi tanıyalım dopamin sadece bir şeyi elde ettiğimizde ya da bir şeyi başardığımızda salgılanan bir molekül değil o başarıyı ya da elde etmek istediğimiz nesneyi düşünürken de o iş için mücadele verdiğimizde de salgılanmaktadır. İşte asıl olan tüm mesele de bu herhangi bir göreve başlamak istiyorsunuz ama başlayamıyorsunuz ya da yarıda kalıyor sürdürme hevesinizin bir türlü gelmemesinin nedenlerinden biri de dopamin sistemimizin yani ödül-motivasyon sistemimizin bozulmasından dolayıdır. Örnek verirsem biraz daha kafamızda somutlaştırabiliriz diye düşünüyorum. Oyun oynamak, saatlerce ekran kaydırmak vb. aktiviteler kolay bir şekilde emek vermeden dopamin seviyemizi tepe noktalara çıkartıyor. Siz de belki sonucu hemen gözükmeyen bir işe göreve başlayacağınız zaman beyniniz zaten kolay yollardan dopamin seviyelerini yukarılara çıkartabiliyorken neden zorlu yolu seçip de dopamin seviyesini arttırmaya çalışayım diye düşünmektedir. Unutmamamız gereken bir şey varsa beynimiz her zaman bizi düşünmez bazen bizim de ona karşı oyunlar oynamamız gerekebilir. Dopamin odaklanma süresi dedik de dopamin detoksundan da bahsetmezsek olmaz. Sosyal medyaya, bilgisayar oyunlarını oynama sürelerine sınır getirme hazır gıdalardan, şekerli yiyeceklerden ve sağlığımıza zarar veren şeylerden mümkün olduğunca uzak durmak bu detoksun başlıca kurallarından birkaçı olarak tanımlanmaktadır. Bu dopamin orucu/detoksu sayesinde dopamin sisteminin düzeltilebileceği anlatılıyor. Gerçekten sizce işe yarıyor mu?
Her şeye hazırsınız ve karar verdiniz. Bu pazartesi yeni bir ben olacağım diye düşündünüz belki de bunu başardınız. Pazartesi bu saydığım kuralları uyguladınız. Hatta iyi ihtimalle bir hafta, iki hafta, bir ay her neyse yaptınız ve bir süre sonra bozdunuz. Bunu kalıcı hale getirmek ya da bir başka ifade etmek gerekirse sürdürülebilir kılmak için ne yapmamız gerekiyor. Sağlam bir çelikten örülmüş bir irade geliştirmek, ekran süre sınırlarını kademeli bir şekilde düşürmek şekerli ve paketli yiyecekleri yeme aralarını git gide arttırmak bu detoksu sürdürülebilir kılmakta ama en önemlisi çelikten örülmüş bir irade sahibi olmaya çalışmaktır. Kendi oluşturduğunuz kurallara, hayatınıza saygı duymak ve onlara ne olursa olsun ihanet etmemek olacaktır. Aksi takdirde zaten hiçbir metot size yararlı olmayacaktır. Belli bir süre yardımcı olsa da hayatınızın her dilimine katkı sağlayamaz.
4. Modül: Meşhur Dopamin Deneyi Bağımlılık ve Ödül Mekanizması
James Olds ve Peter Milner tarafından gerçekleştirilen bu deneyde, dopamin sisteminin ödül mekanizmalarındaki rolü incelenmiştir. Sıçanlar üzerinde yapılan bu deneyde "nucleus accumbens" adındaki ödül merkezine elektrotlar yerleştirilmiştir. Deney düzeneğine beyindeki o bölgeye elektrota uyarım gönderen pedal/kol konulmuştur. Deney düzeneğinde bulunan sıçanlar yorgunluktan düşüne kadar o pedala/kola basmaktadırlar. Peki bu kola neden sürekli basıyorlar diye dşünmüş olabilirsiniz hemen açıklayayım. Elektrik uyarımının ulaştığı bölgenin haz ve keyif ile ilişkili olmasından kaynaklı sürekli o kola basmaktadır. Daha sonra ise pedalın bir tanesine canlıların hayatsal fonksiyonlarından olan su ve gıda konulmuştur. Deney düzeneğindeki sıçanlar hayatsal fonksiyonlara sahip olan pedala değil de elektrik uyarımını harekete geçiren pedala basmaya devam etmişlerdir.İşin ciddiyetini bu deneyde daha da iyi kavramış bulunuyoruz.
5. Modül: Sonuç
Dopamin sisteminin ödül-motivasyon mekanizmalarında önemli rol oynamakta olduğunu incelemiş ve öğrenmiş olduk. Unutmamamız gereken bazı meseleler var. Kolay yoldan ödül kazanmak size keyif verebilir ama uzun vadede hayatınızın dengesini de bozabilir. Sosyal medyalar, diziler, bilgisayar oyunlar vb. eğlenceli aktiviteler sizi ekranda tutmak için ellerinden gelen her şeyi yapmaktadırlar. Okumaya ayırdığınız, yazmaya çalıştığınız vakti sizlerden almak için uğraşıyorlar. Olayın üzücü tarafı ise çoğunlukla da başarılı oluyorlar. Tabii ki her şey sizin elinizde o detoks şu detoks uygulayabilirsiniz ama sağlam bir iradeniz yoksa maalesef bu döngü devam eder.
İlk pazar bültenimizin sonuna geldik. Bir sonraki pazar bültenine kadar kendinize iyi bakın.
Tepkiniz Nedir?






